Ardanuç’un kalbinden geçen bu baraj; su yüzeyine yansıyan dağ siluetleriyle gün doğumundan gün batımına kadar nefis kareler sunar. Göl kıyısında doğa yürüyüşü, sabah serinliğiyle bir açık hava terapisi gibi. Baraj çevresinde çay bahçeleri ve piknik masaları huzurlu molalar için hazırdır.
Barajın hemen yukarısında yükselen kale, hem şehri hem de gölü gözler önüne seren muhteşem manzaralar barındırır. Taş patikalar boyunca sur duvarlarının arasında yürürken geçmişle göz göze gelirsiniz. Kaleye çıkan patika boyunca ağaç köklerinin taşları sardığı mistik bir atmosfer eşlik eder.
Ardanuç çevresinde, kaya yüzeyine oyulmuş haç motifiyle süslü bazal kaya mezarları yer alır. Bu mezarlar, hem Hristiyan Ermeni mirasına dair izler taşır hem de kaya oyma sanatıyla tarihe dokunmanızı sağlar. Kaya mezarlarının tam önünde durduğunuzda zaman durmuş gibi hissedersiniz.
Ardanuç’un köylerinde, derelerin üstünde kemer kemer uzanan taş köprüler bulunur. Dere kenarındaki bu kemerler, tarihi patikaların günümüze uzanan anıtlarıdır. Yürürken dedelerden kalma bir hikâyeyi canlandıran taş geçitlerden geçersiniz. Su sesi, yosun ve tarih size eşlik eder.
Ardanuç’a birkaç kilometre mesafede yer alan bu şelale, kanyon duvarlarını aşağıya doğru akarken doğanın en dinamik yüzünü sunar. Şelale kenarındaki tahta iskelelerde oturup serin suyu izlemek, yürüyüş rotasına dramatik bir mola ekler.
Sis Dağı’nın eteklerinde kurulu küçük yayla köyleri; ahşap yayla evleri, çam ormanları içindeki patikalar ve yazın kurulan sınır şenlikleriyle dikkat çeker. Yaylaya çıkan toprak yollar boyunca süt inekleri, yemyeşil meralar ve taze ot kokusu eşlik eder. Elinde süt dolu testilerle evine dönen köylüyle karşılaşmak, sahici bir yöre hikâyesine davet eder.
Bu yayla Tepesi’ne ulaştığınızda vadiyi yukarıdan izleyebilir, balkonda kahvaltı edebilir, yayla restoranlarında patatesli yaprak sarma gibi yöresel lezzetleri tadabilirsiniz. Manzaraya karşı yudumlanan bir kaymaklı kahve, günü unutulmaz hale getirir.
Derin vadiler boyunca uzanan dar patikalar, ahşap merdivenlerle kanyon eğrilerine iner. Suya değdiğinizde buz gibi hissedersiniz. Kanyon içinde her adım, vadi sesleriyle senkronize olur. Bu rota günübirlik doğa meraklıları için en doğa dolu güzergâhtır.
Patika üzerinde gizlenen küçük mağaralar, içinde yer yer kemer izi taşıyan bölümler barındırır. Geçmişte keşişlerin inziva yeri olarak kullandığı söylenen bu mağaralar, kaya içine oyulmuş küçük nişleriyle mistik bir hava taşır.
Yayla sonrası Zeytinlik Barajı kıyısında gece çadır kurmak, sessizliği iliklerde hissetmek, suyun üzerindeki yıldız yansımasını izlemek unutulmaz bir deneyimdir. Baraj ışıkları kapalıysa ışıklar yıldız kadar parlak görünür.
Baraj çevresindeki kamp alanlarında mangal alanları bulunur. Akşamüzeri ateş yakıp; taze nehir balığı, patatesli döner ekmek veya köy kahvaltısı artıklarıyla başlayan serin hava keyfi sürer.
Sabah erken saatte dere kenarına inip taşlara serdiğiniz örtü üzerine geleneksel köy kahvaltısına oturmak size yüksek doğa ritüeli sunar. Mayhoş tulum peyniri, taze bal, organik yumurta ve dere sesinin eşliğinde güne başlamak mümkün.
yorum